Kurban İbadeti
Kurban, kurban bayramı günlerinde ibadet niyetiyle belli hayvanlardan birini keserek yapılan bir ibadettir. Kurban, Allah Tealâ’nın ihsan buyurduğu varlığa bir teşekkürdür. Kurban ibadeti, mahiyet itibari ile farklı olsa da Hz. Adem’e kadar uzanmaktadır. (Bkz.Maide,5/27) Kur’an-ı Kerim’de Yüce Mevla meâlen şöyle buyurmaktadır:
“Her ümmet için Allah’ın kendilerine rızık verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hac, 22/34) İlahi dinlerin hepsinde kurban ibadetinin olduğunu da bu ayetten anlıyoruz. Ama günümüzdeki anlamıyla, İslam’da Kurban’ın tarihçesi, Hz. İbrahim Peygamber ile başlar:
100- “Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et!”
101- Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik.
102- Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: “Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?” dedi. Çocuk da: “Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.
103- Ne zaman ki ikisi de bu şekilde Allah’a teslim oldular, İbrahim oğlunu şakağı üzerine yatırdı.
104- Biz de ona şöyle seslendik: “Ey İbrahim! “
105- “Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.”
106- “Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı.” (dedik)
107- Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik.
108- Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm bıraktık.
109- Selam olsun İbrahim’e… (Saffat, 37/100-109)
Kurban Nedir?
“Sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelen kurban, dini bir terim olarak, “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. Arapça’da bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denilir.” (İlmihal 2, TDV, s.1)
Kurban, insanın Allah’a yaklaşmasına ve O’nun rızasını kazanmasına vesile olan bir ibadettir. “Kurban” kelimesinde bu mana vardır. İnsan kurban kesmekle İbrahim Peygamber (a.s.) gibi Allah’a ve O’nun emirlerine bağlılığını, gerekirse O’nun rızasını kazanmak için her fedakârlığa katlanacağını göstermiş olur.
Kurbanda Niyetin Önemi:
Yaptığımız her işte ve ibadette olduğu gibi kurban ibadetinde de niyetin önemli bir yeri vardır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Onların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşmaz. Fakat sizin takvanız (yani Allah’a olan samimi saygınız) O’na ulaşır. Allah, onları bu şekilde size boyun eğdirdi ki, size (onları emriniz altına alma) yol(unu) gösterdiği için Allah’ın büyüklüğünü haykırınız. Yaptıkları işleri güzel yapanları ve iyilikte bulunanları müjdele.” (Hac, 22/37)
Bu ayetlerde “kesilen kurbanlık hayvanların et ve kanlarının değil bu kesimi yapan müslümanın niyet, takva ve bağlılığının Allah’a ulaşacağı bildirilmiştir. Esasen kurbanı diğer hayvan kesimlerinden ayıran da budur. Niyette aslolan kalbin niyetidir, dil ile açıkça söylenmesi gerekmez.”
(İlmihal II, TDV, s.8) Keseceğimiz kurbanlarımızın yaratıcımızın katında makbul olabilmesi için niyetimize çok dikkat etmeli, bu ibadetimizde sadece, et elde etme veya adet yerini bulsun gibi, başka hiçbir niyet veya maksada gönlümüzde yer vermemeli, kurbanımızı sadece Yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak ve O’nun bize olan sonsuz nimetlerini bir şükür nişanesi olarak kesmeliyiz.
Maide suresindeki şu ayet-i kerimeler bu konuyu bir örnek vererek açıklıyor. Allah Tealâ buyuruyor. “(Ey Muhammed) Onlara Adem’in iki oğlu ile ilgili haberi hakkıyla oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti (Kurbanı kabul edilmeyen ötekine).
-Seni öldüreceğim, demişti. Diğeri ise :
– Allah, yalnız kendisinden korkanlardan kabul eder, dedi ve devam etti
“Allah’a yemin ederim ki sen beni öldürmek için bana el uzatsan da ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim. Ben, alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” dedi. (Maide, 5/27-28)
Görülüyor ki, kurban kesenlerden biri iyi niyeti ve Allah’tan korkması sebebiyle sunduğu kurban kabul görmüş, diğeri ise kötü niyeti sebebiyle kurbanı kabul edilmemiştir.
Zaten kurbanımızı keserken okuduğumuz şu ayetle de niyetimizin nasıl olması gerektiği belirtiliyor.
“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur; böyle emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim.” (Enam, 6/162-163)
Sevgili Peygamberimiz de bu konuda şöyle buyurmuştur : “Amellerin kıymeti ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur.” (Buhari, İman, 1)
Kurban, İslâm’daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın bir başka örneğidir.
Her gün dünyada sayısız hayvan kesilir ve bundan çoğunlukla varlıklı kimseler yararlanır. Halbuki kurban bayramında kesilen kurbanlardan daha çok yoksullar ve hayır kurumları istifade eder.
Kurban bir gelenek değil, kitap ve sünnetle meşrûiyeti sabit olan bir ibadettir. Kurban da zekat gibi Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:
“Kendilerine ait bir takım menfaatlara şahit olsunlar; Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken Allah’ın adını ansınlar; siz de onlardan yiyin, yoksulu ve fakiri doyurun.” (Hacc 22/28)
“Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.” (Hacc, 22/36)
Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Ademoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz ki o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin.” (Tirmizî, Edâhî 1, (1493); İbnu Mâce, Edâhî 3, (3126)
Peygamberimiz kurbanı tavsiye ederlerken kendileri bizzat kurban keserek de örnek olmuşlardır. Müslim’in rivayetine göre Enes (r.a.) şöyle demiştir :
Ebu Said (r.a) anlatıyor: “Rasulullah (sav) boynuzlu erkek bir koçu kurban etti” (Tirmizî, Edâhî 4, (1496); Ebu Dâvud, Dahâyâ 4, (2796); Nesâî,Dahâyâ 14, (7, 221); Müslim, Edâhî 19,)
Bir başka hadiste ise: “Allah’ın Resûlü, beyaz renkli iki koç kurban ederdi.” (Müslim, Adâhî 3, İbn Mâce, Adâhî, 2)
Kurbanın Hükmü
Dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefi mezhebinde ağırlıklı görüşe ve bazı müctehid imamlara göre vacip, fakihlerin çoğunluğuna göre müekked sünnettir.
Kurbanın meşru kılınmış bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de deliller bulunmaktadır. Saffat Suresinde (37/107); Hz.İbrahim’in oğlu Hz.İsmail’in yerine bir kurbanın, Allâh tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir. Ayrıca diğer bazı ayetlerde de kurban ibadeti ile ilgili nasslar mevcuttur:
“Kendilerine ait bir takım menfaatlara şahit olsunlar; Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken Allah’ın adını ansınlar; siz de onlardan yiyin, yoksulu ve fakiri doyurun.” (Hacc, 22/28)
Hanefiler, Kuran’da Hz. Peygambere hitaben:
“Rabbin için namaz kıl, kurban kes” (Kevser, 108/2) buyrulmasının ümmeti de kapsadığı ve gereklilik bildirdiği görüşündedir. Ayrıca Hz. Peygamber’in birçok hadisinde hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi emredilmiş veya tavsiye edilmiş, hatta
“Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın !” (İbn Mace, Edahi, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2, 321),
“Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vaciptir.” (Tirmizi, Edahi, 18; İbn Mace, Edahi, 2) gibi ifadelerle bu gereklilik önemle vurgulanmıştır. Öte yandan kurban kesmeyi Hz. Peygamber hiç terk etmemiştir. Bu ve benzeri delillerden hareket eden fakihler gerekli şartları taşıyanların kurban bayramında kurban kesmesini vacip görürler. Sünnet olduğunu ileri sürenler ise, Kur’an’da bu konuda açık bir emrin bulunmayışından, Hz. Peygamber’in devamlı yapmış olmasının kurbanın sünnet olmasıyla da açıklanabileceği noktasından hareket ederler. (İlmihal II, TDV, s. 2-3)
Kevser suresindeki “Nahr” kelimesinin, “kurban kesmek, boğazlamak” anlamı-na geldiği gibi “başı dik tutmak, elleri omuz hizasına kaldırmak” anlamına da gelir. Zaten kesinlik olmadığı için vacip veya sünnet hükmü çıkarılmıştır.
Kimler Kurban Kesmekle Yükümlüdür?
Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü sayılması için dört şart aranır:
- Müslüman olmak.
- Akıllı ve buluğa ermiş olmak.
- Yolcu olmamak, yani mukim olmak.
- Belirli bir mali güce sahip bulunmak.
Dinen yolcu hükmünde olan kimse kurban kesmekle yükümlü değildir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesine bir engel yoktur.
Kurban kesmeyi vacip kılan zenginliğin ölçüsü, zekâtta ve fıtır sadakasında aranan zenginlik ölçüsüyle aynı olup kişinin borçları ve asli ihtiyaçları dışında 20 miskal ( 85gr.) -başka bir görüşe göre ise 80.18gr.- altına, ya da buna denk bir paraya veya mala sahip olmasıdır. (İlmihal II, TDV, s.4-5)
Zengin Olan Karı-Kocadan Her birinin Kurban Kesmesi Gerekir mi?
İbadetlerde sorumluluk ve bu sorumluluğun bir neticesi olan ceza ve mükafat da bireyseldir. Bu nedenle, dinen zengin olan karı-kocadan her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi uygun olur.
Kurbanlık Hayvanlarla İlgili Şartlar:
Hangi Hayvanlar Kurban Edilebilir?
“Dinen kurban olarak kesilmesi kabul edilmiş hayvan türleri şunlardır: Koyun, keçi, sığır, manda ve deve. Ancak bu hayvanlardan (veya türdeşleri) kurban kesilebilir. Tavuk, kaz, ördek, deve kuşu, ceylan gibi hayvanların kurban olarak kesilmesi geçerli değildir.
Koyun ve keçi sadece bir kişi için; deve sığır ve manda ise yedi kişiyi aşmamak üzere ortaklaşa kurban olarak kesilebilir.
Koyun ve keçi cinsinden hayvanlar bir yaşını doldurduktan sonra kurban edilebilir. Sığır ve manda cinsinden hayvanlar iki yaşını, deve ise beş yaşını tamamladıktan sonra kurban olarak kesilebilirler.” (İlmihal II, TDV, s.6-7, kısaltılarak alınmıştır.)
Kurban Edilecek Hayvanın Özellikleri:
“Kurban edilecek hayvanın sağlıklı, düzgün, azaları tamam, besili olması hem ibadetin gaye ve mahiyetine hem de sağlık kurallarına uygun düşer.” (İlmihal II, TDV, s.7)
Bir Hayvanın Kurban Olmasına Engel Olan Kusurlar Nelerdir?
Kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bazı azaları eksik mesela bir veya iki gözü kör, kulakları ve boynuzları kökünden kesilmiş, dili kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökülmüş, kuyruğu ve memesi kesik hayvanlar kurban olmaz. Ancak hayvanın doğuştan boynuzsuz, şaşı, topal ve deli, biraz hasta, bir kulağı delinmiş veya yırtılmış olmasında kurban açısından bir sakınca yoktur. Koyunun daha semiz ve lezzetli olması maksadıyla doğduğunda kuyruğunun kısmen veya tamamen kesilmesi kusur sayılmaz.
Kurbanın Sahih Olmasının Şartları:
1-Kurbanın sahih olabilmesi için belirlenmiş vakit içinde kesilmesi gerekir.
Kurban, kurban bayramının ilk üç günü bayram namazının kılınmasından 3. günün akşamına kadarki süre zarfında kesilebilir.
Enes (r.a)’ten rivayet edilen bir hadiste Rasûlullah (sav) şöyle buyuruyor:
“Kim namazdan önce kurban keserse bunu iade etsin. Her kim namazdan sonra keserse onun bu ibadeti tamam olur ve müslümanların sünnetine uymuş olur.” (Buhari, İydeyn, 5,10; Müslim, Edahi, 1-4)
Bayram namazı kılınmayan yerlerde sabah namazı vaktinden itibaren kesilebilir. Kurbanın bayramın 1. günü kesilmesi daha faziletli görülmüş, kesimin gündüz yapılması tavsiye edilmiştir.
2-Kurbanın ibadet niyeti ile kesilmesi şarttır. Ortaklaşa kesilen kurbanda, ortaklardan birinin sadece et elde etme niyetiyle iştiraki diğerlerinin kurbanını geçersiz kılar.
Bir kimse tek başına kesmek üzere aldığı büyükbaş hayvana, sonradan altı kişiye kadar ortak kabul edilebilir.
Kurban niyetiyle alınan hayvan kesilmeden önce ölürse, zengin kimsenin tekrar kurbanlık satın alması gerekir, fakir için gerekmez.
Kurban kesen kişiler yanlışlıkla birbirlerinin hayvanlarını kesseler, her kesilen kurban, sahibinin kurbanı olmak üzere sahih olur. ” (İlmihal II, TDV, s.7-8, kısaltılarak alınmıştır.)
Kesim İşlemi Nasıl Yapılmalıdır?
Hayvan kesim yerine incitilmeden götürülür, kesilecek zaman da kıbleye karşı ve sol tarafı üzerine yatırılır. Elinden geldiği sürece her mükellefin kurbanını kendisinin kesmesi menduptur, değilse bir başkasına vekâlet verip kestirir. Kurban sahibinin kesim esnasında orada hazır bulunması müstehaptır. Ayrıca, çevre temizliği ve ekolojik dengenin korunması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Kurbanı kesen kimse hayvana eziyet vermemeye özen göstermeli, bıçağı hayvana göstermemeli ve keskin bıçak kullanmalıdır.
Efendimiz (a.s) bu konuda bakınız ne buyuruyorlar:
Şeddâd İbnu Evs (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (a.s.) buyurdu ki: “Allah Teâlâ hazretleri, her şeyde iyiliği emretmiştir. Öyleyse öldürdüğünüz zaman öldürmeyi iyi yapın. Kesecek olursanız kesmeyi iyi yapın. Bıçağın ağzını bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin.” [Müslim, Sayd 57, (1955); Tirmizî, Diyât 14, (1409); Ebû Dâvud, Edâhi 12, (2815); Nesâî, Dahâya 22, (7, 227); İbnu Mâce, Zebâih 3, (3170)]
Hayvan yere yatırılınca şu ayetleri okur:
“Doğrusu ben yüzümü, gökleri ve yeri yaratana, doğruya yönelerek çevirdim, ben puta tapanlardan değilim.” (Enam, 6/79)
“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur; böyle emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim.” (Enam, 6/162-163)
Daha sonra, tekbir ve tahlil getirir: “Allâhu Ekber, Allâhu Ekber. Lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber; Allâhu Ekberu ve lillâhi’l-hamd”.
diyerek ara vermeden kurbanını keser. Bu ayet-i kerime ile duayı okumadan sadece, “Bismillahi Allahü Ekber,” yahut “Bismillah” deyip keserse yine caiz olur. Usulüne göre bir kesim yapmış olmak için, hayvanın yemek ve nefes borularıyla iki şah damarının kesilmesi gerekir.
Mükellef kişi dilerse kurbandan sonra iki rekat şükür namazı kılıp dua edebilir.
Kurbanın Eti ve Diğer Parçaları:
Kurban etlerinden; ihtiyaç sahibi, fakir, muhtaç, kesme imkanı olmayan, uzak – yakın bütün akraba ve komşuların faydalanmaları sağlanmalıdır.
Kurban Eti Nasıl Değerlendirilmelidir?
Hz. Peygamber, kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesmeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, birinin de evde bırakılmasını tavsiye etmiştir. (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10)
Ailenin durumuna göre etin tamamı da evde bırakılabilir. Ancak, toplumda muhtaçların arttığı dönemde kurban etinin çoğunun hatta tamamının dağıtılması uygun olur.
Kurban Derisi Nasıl Değerlendirilmelidir?
Kurbanın derisi, bir fakire veya hayır kurumuna verilmelidir. Hz. Peygamber, veda haccında Hz. Ali’ye, kurban olarak kesilen develerinin başında durmasını ve bunların derileri (ile sırtlarındaki çulları)nı sadaka olarak vermesini, kasap ücreti olarak bunlardan bir şey vermemesini emretmiştir. (Ebu Davud; Menasik, 20) Buna göre kurban derilerinin para karşılığında satılması, kurbanın kesimi veya bakımı için ücret olarak verilmesi uygun değildir.
Kurbanın Bedelini Yoksullara Vermekle Kurban Kesilmiş Olur mu?
Bazı kimseler hemen her yıl kurban bayramında bu soruyu sorarlar:
Hayvanı kesmeden canlı olarak veya bedelini yoksullara vermekle kurban kesilmiş olur mu? Kurbanın rüknü, kurban edilmesi câiz olan hayvanlardan birini kesmek olduğundan, hayvanı kesmeden canlı olarak veya bedelini yoksula vermekle kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz, bu ancak sadaka olur.
Peygamberimiz kızı Hz. Fâtıma’ya :
“Kurbanın kesilirken orada hazır bulun. Zira işlemiş olduğun her günah, kurbanın kanından ilk damlası yere düştüğünde, bağışlanır.” (Et-Tergib ve’t-Terhîb, Beyrut, 1968, c. 2, s. 154) buyurmuştur.
Mükellef kişi kendisi kesemiyorsa ehil olan birisine kestirmelidir. Hayvan kesmede ehil olmayan yani bunu beceremeyen kimseler, hayvana eziyet ederler ki, bu haramdır, günahtır. Bir ibadet yapılırken günah işlenmez.
Hemen her yıl kurban bayramı günlerinde televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler, seyredenlere büyük rahatsızlık vermektedir. Bu görüntülerin ortadan kalkması, kurbanların ehil olan kimseler tarafından kesilmesine bağlıdır. Ehil kimse bulamayanlar kurbanlarını mezbahalarda kestirmelidirler.
Yurtdışında bulunanlardan kurbanlarını memleketlerinde kestirmek isteyenler, bir tanıdıklarına vekâlet vermek suretiyle kurbanlarını kestirebilirler. Böyle yaptıkları takdirde hem kurbanları kesilmiş, hem de daha iyi değerlendirilmiş olur.
Kurban etinden müslüman olmayan komşulara da vermek caizdir.
Ölü kurbanı var mıdır?
Ölen kimsenin vasiyeti olmaksızın, sevabı onun ruhuna bağışlanmak üzere kesilen kurbanın her hangi bir zamanda kesilmesi caiz ise de, kurban bayramı günlerinde kesilmesi daha faziletli ve daha sevaplıdır. Ölenin vasiyeti gereğince kesilen kurban ise, ancak kurban bayramı günlerinde kesilir.
Kurbanlık hayvan tartıyla alınabilir mi?
Kurbanlık hayvan, kilo birim fiyatı belirlenmek suretiyle canlı olarak tartılıp alınabilir.
Kurban edilmek üzere satın alınmak istenen hayvanın fiyatı, kesildikten sonra eti tartılarak da belirlenebilir. Ancak kilo fiyatının rayiç bedeli şeklinde belirsiz bırakılmayıp, kesin olarak belirlenmesi ve derisi, kellesi ve sakatatının satıcıda kalmak üzere akitten istisna edilmemesi gerekir.
Gayr-i Meşru yoldan kazanılan parayla kurban kesilebilir mi?
Kesilebilir ama sevap ummamak gerekir.
Şükür kurbanı ne demektir?
Temettu ve kıran haccı yapan kişilerin, aynı mevsimde hac ve umreyi ifa ettikleri için, kestikleri kurbanlara şükür kurbanı da denilmektedir. Aynı şekilde kişi, arzu ettiği bir amaca ulaşması veya bir nimete nail olması sebebiyle şükür kurbanı kesebilir. Ancak böyle bir nimeti elde eden kişinin, adakta bulunmadığı sürece, kurban kesmesi gerekmez.
Taksitle kurban alınabilir mi ?
Kişi, mülkiyetinde bulunan ve kurbanlık vasfını taşıyan hayvanı, kurban olarak kesebilir. Bu itibarla ister peşin ister taksitle olsun satın aldığı hayvan kişinin mülkiyetine geçtiğinden, bu hayvanın kurban edilmesinde sakınca yoktur.
Bu bayramlar, sosyal dayanışma ve barış şuurunun fertlere kuvvetle hâkim olduğu günlerdir. Dargınların kucaklaşması, aralarında kin, nefret bulunan aile ve şahısların, düşmanlık ve husumet duygularının sevgiye dönüşmesi, küçüklerin büyüklere saygı, büyüklerin küçüklere sevgi göstermesi, hastaların ziyaret edilmesi, verilecek küçük hediyelerle çocukların gönüllerinin alınması, hısım ve akrabanın bir kere daha yeniden kaynaşması, genellikle bayram günlerinde mümkün olmaktadır.
Kurban ibadeti sebebiyle Müslümanlar Yüce Allah’ın verdiği sayısız nimetlere karşı şükretmiş ve günahlarının bağışlanmasını dilemiş olurlar. Rabbim, İbrahimî bir sadakat, İsmailî bir teslimiyetle kurbanlarımızı kesmemizi ve takvaya ulaşmamızı nasip eylesin. Bu bayram günlerinin aramızdaki sevgi ve saygının artmasına, birlik ve beraberliğimizin pekişmesine, merhamet duygularımızın her daim canlı olmasına vesile olmasını dilerim. Kurban bayramınızı tebrik eder, kendimize, milletimize, bütün İslam alemine hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden dilerim. Rabbim keseceğimiz kurbanlarımızı ve kılacağımız bayram namazımızı şimdiden kabul eylesin. Allah’ın rahmet ve bereketi cümlenizin üzerine olsun. Bayramınız mübarek olsun.
Kaynak : Kemal UÇKUN Artvin İl Müftüsü