Hâlbuki Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede şöyle buyurmaktadır:

“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müʼminlerin hanımlarına söyle, (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) cilbablarına bürünsünler. Onların (iffetli kadınlar olarak) tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur…” (el-Ahzâb, 59)

CİLBAB NEDİR?

Âyette buyrulan cilbab;

  • normal elbise üzerine giyilen,
  • vücut hatlarını belli etmeyen ve
  • kadını şehevî bakışlardan koruma vazifesi gören bir dış giysidir. Yani sırf başı kapatmakla mesele hâllolmuyor.

KADINLAR BÜLUĞA ERDİKTEN SONRA NASIL GİYİNMELİ?

Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Hazret-i Âişe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve:

“–Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra kadınların, -yüzüne ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31/4104)

GİYİNMİŞ ÇIPLAKLAR KİMLERDİR?

Yine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, sadece süslenmek için giyinen, dışarı çıkarken câzip ve dikkat çekici kıyafetler kullanan ve vücut hatlarını belli edecek şekilde dar ve şeffaf elbiseler giyen kimseler hakkında “giyinmiş çıplaklar” tâbirini kullanmıştır.

KADIN VE ERKEĞİN TESETTÜRÜ NASIL OLMALI?

Kadınlar; el, yüz ve ayakları hariç bütün vücutlarını, erkekler de diz kapağı ile karın arasını örtmelidirler. Mahrem yerlerini gösterecek kadar ince, vücut hatlarını belli edecek kadar dar elbise giyilmemelidir. Bunun dışında, her erkek ve kadın, mahrem yerlerini örtmek kaydıyla, şahsî ve mahallî zevkine, kültürüne, şart ve imkânlarına göre giyinebilir.

Kaynak: www.osmannuritopbas.com