Trans Yağların İnsan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri
Trans yağlar, doymamış yağ asitlerinin trans izomerlerini içeren yağlardır. Küçük miktarlarda, doğal ürünlerde de (bitkisel yağlarda geviş getiren süt veya et) bulunabilirler, ancak en zararlıları, çeşitli gıda ürünlerine eklenen endüstriyel şartlarda elde edilen trans yağlardır.
Üretilen trans yağlar sıvı bitkisel yağlardan hidrojenasyon yoluyla elde edilen katı yağlardır. Bu işlem, üreticilere faydalı olan ürünün raf ömrünü önemli ölçüde uzatabilir.
Rafine yağlara 190-220 ° C sıcaklıkta hidrojen eklenir. Hidrojenasyon işleminin özellikleri:
- nikel içeren bir toz katalizörün kullanılması;
- yüksek sıcaklıkların etkisi altında yağ asitlerinin yapısındaki değişiklikler;
- insan vücudunu olumsuz etkileyen trans-izomerlerin ve diğer zararlı elementlerin oluşumu.
Sonuç olarak, yağ kütlesi (yağlı kütle) elde edilir ve bu daha sonra saflaştırma aşamasından geçer. Ancak bazı zararlı maddeler yine de yiyeceğe karışır.
Bitkisel yağlar insan vücuduna fayda sağlarsa, hidrojenasyondan sonra yağın kimyasal bileşimi bir değişikliğe uğrar. Vücut için çok tehlikeli hale gelir (örneğin, kardiyovasküler sistem hastalıklarına neden olabilen kolesterol seviyelerinde bir artışa neden olur).
Vücutta biriken trans yağlar sadece çeşitli hastalıkları tetiklemekle kalmaz, aynı zamanda ölümcül olabilir.
Dünya Sağlık Örgütü, hidrojene maddelerin vücut üzerindeki olumsuz etkilerinin farkındadır ve üreticilerin bunları gıdalardan çıkarmasını ve tüketicilerin trans yağların emilimini azaltmasını şiddetle tavsiye eder.
Bu maddelerin olumsuz etkilerine rağmen, bunları içeren ürünler uzun süredir gıda pazarında büyük talep görmektedir (örneğin margarin veya hurma yağı).
İnsan sağlığı üzerinde olumsuz etki
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, çok miktarda trans yağ tüketmenin karaciğer yağlanmasına, kısırlığın gelişmesine, Alzheimer hastalığına ve diğer hastalıklara neden olabileceğine inanılıyor. DSÖ, bu tür yağlar için minimum diyet alımının olmadığını, bu nedenle diyetten tamamen çıkarılması gerektiğini kabul etmiştir.
Kardiyovasküler hastalıklar
Bununla ilgili ilk bilgi 70’lerde ortaya çıktı. XX yüzyılda, ancak önde gelen gıda üreticileri araştırma göstergelerini uzun süre görmezden geldi ve düşük fiyata aktif olarak ürünler ürettiler, ancak bileşiminde çok fazla trans yağ vardı. 90’larda. Hollanda’da yapılan araştırmanın sonuçları yayınlandı. Bilim adamları, bu maddelerin kandaki “kötü” ve “iyi” kolesterol dengesine olumsuz etkisini kanıtladılar.
Diyabet geliştirme riski
80.000’den fazla kadını içeren bir araştırma, trans yağları tüketenlerde diabetes mellitus riskinin katılımcıların geri kalanına kıyasla% 40 arttığını gösterdi.
Enflamatuar süreçler
Bu tür süreçler, kronik vasküler ve kalp hastalıkları, metabolik sendrom, artrit ve diğer hastalıkların gelişmesinin ana nedenidir. Klinik çalışmalar, trans izomerlerin inflamatuar belirteçler olan interlökin-6 ve tümör nekroz faktörü alfa düzeylerini artırdığını göstermiştir. Gözlemsel çalışmalar, yüksek sağlıksız yağ alımı ile kandaki yüksek C-reaktif protein seviyeleri arasında bir bağlantı bulmuştur.
Kanser riski
Bu tür yağları sıklıkla tüketen kadınların, kadın genital organlarının tümörlerinden% 40 daha fazla muzdarip olduğu kanıtlanmıştır. Akciğer, prostat ve kolon kanseri için benzer veriler vardır.
Hafıza bozukluğu
California Üniversitesi’nden araştırmacılar, 1000 sağlıklı orta yaşlı erkeğin katıldığı bir deney yaptı. Çeşitli trans yağlı yiyecekler yediler ve kelime kartlarına bakarak kendilerini test ettiler ve gördüklerinin çoğunu hatırlamaları gerekiyordu.
Çalışma, çok miktarda zararlı madde tüketen katılımcıların görevde çok daha kötü performans gösterdiğini buldu. Rakamlar şu sonucu verdi: Her ilave gram trans yağ, kelimelerin ezberlenme derecesini 0,76 birim azalttı. Bir kişinin günde yaklaşık 20 gr zararlı madde yiyebileceği düşünüldüğünde bu rakam artabilir.
Anne sütü kalitesinde bozulma
Trans yağ içeriği yüksek olan sütün kalitesi çok düşük: çocuklar fazla kilolu, bağışıklık sisteminin işleyişinde bozukluklar var (bebekler genellikle hasta). Araştırmalar, annenin diyetinde trans izomerleri olan çok sayıda yiyecek varsa bebeklerin kabızlıktan muzdarip olma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermiştir.